18 Aralık 2012 Salı

kış...


uzun kış akşamlarını öncedende çok severdim. ama şimdi akşama kadar yusufun peşinde koşturup o uyuduktan sonraki dakikadan itibaren daha değerli oldu bizim için. 
ev gün boyunca alışık olmadığı sukunet haline alınca eşim oyuncakları toplama görevini itinayla yaparken bende bol tarçınlı sahlep hazırlıyorum. sonra mum ışığında dizimizi izliyoruz.

homeland'ı yeni izlemeye başladık. henüz 5.bölümündeyiz. ben severim içinde CIA olan dizileri-filmleri. şimdiye kadar izlediğimiz bölümlerini sevdik, devamı için heyecanlanıyoruz.
bu arada biz hergün camdan bakarak kar yağması için yusufla dua ediyoruz. sizde karı bizim gibi heyecanla bekliyo musunuz?

1 Kasım 2012 Perşembe

hoşgeldin kasım...


biliyorum  bloğumu güncellemek konusunda iyi değilim. ama artık bir hoşgeldin kasım yazısından başlamak, yeni başlangıçlar yapmak gerek. çünkü kasım başka. neden sadece ayaklarımın üşüdüğüne anlam veremediğim, sıcak çikolatayı en sevdiğim ay. sevgilimle 1 yaş daha büyüdüğümüz, evliliğimizin 1 yıl daha olgunlaştığı ay.
kendim için yeni kararlar aldığım, yeni şeyler yapmayı planladığım ay.
 son zamanlarda çok ihmal etsem de kendimi kasım, üşüyen ayaklarımı ısıtmak için biraz uyumak,
mum ışığında kitap okumaya çalışmak, kendim için doğum günü hediyesi almak ve sahip olduklarıma şükretmek için çokça bahanemin olduğu en sevdiğim ay.
hoşgeldin kasım...

24 Eylül 2012 Pazartesi

son zamanlarda..

 aslında doğumgünü hazırlıklarını yazacaktım, yazamadım. yusufun gündüz uykuları teke düşeliden beri hayat çok hareketli.son zamanlarda arada biraz oturunca yusuf  çekiştirene kadar geçen zamanda çarpılarıma devam ettim, benim için çok rahatlatıcı.
geçtiğimiz 2 haftayı hasta geçirince günlük yürüyüşlerimizde aksadı, dışarı çıkmayınca yusufta çok huysuzlaştı, bana iyi gelen ikea yusufada iyi geldi. kuzucuklu yatakta stres attı.
bazen salıncakta sallandı, bazense ayıcığına masallar anlattı.
dünse cimlerde negatif enerjisini attı.
umarım herkes için iyi bir hafta olur...

31 Ağustos 2012 Cuma

kuzucuk 1 yaşında...

 dün yusufun doğumgünüydü. artık 1 yaşında kocaman adam o. doğduğu gün daha dün yaşamış gibiyken 1 yaşına girdi bile.
ben böyle organizasyonlarda kişi saysını az tutup daha sıcak bi ortam olmasını isterim, dünde öyleydik, ailelerimiz ve birkaç yakın dost. mekan olarak gazel istanbulu tercih ettik, çok iyi, güleryüzlü bi ekibi var ve her konuda çok yardımcı oldular. ilk doğumgünü olduğundan tüm ayrıntıları kardeşimle birlikte yapmaya çalıştık, mutlu yıllar bannerinden doğumgünü pastasına kadar herşeye elimiz değdi. çok yorulduk ama herşey istediğimiz gibi oldu, içimize sindi. yaptıklarımızı daha sonra detaylarıyla ayrı bi postta yazacağım.
iyi ki doğdun kuzucuk...birlikte nice mutlu, sağlıklı yıllara. seni çok seviyoruz..

23 Ağustos 2012 Perşembe

 yusufun odası için yaptığım bıyığı çerçeveye koyup duvarına asınca duvar pek bi boş geldi, yanına kedicik yaptım. son günlerde yusufun azı diş sıkıntısına nezlede eklenip gece uyanık kalma sürem artınca enerjimi kahve, elevit ve çarpı işinden alıyorum. 
sanırım bu diş sıkıntısının ne zaman biteceğini düşünüp ikimiz içinde endişeleniyo...

22 Ağustos 2012 Çarşamba


nerdeyse 1 yıl olacak kardeşim bunu yapalı, yusuf 3 günlükken sarılıktan hastaneye yattığımız gün yapmış bizi beklerken. giderken "abla bunu mutlaka yusufun kirli sepetine yapıştır, biliyorum sen yapmayacaksın" demişti.
biyerlerde kalmış, dün elime geçince hemen yıkadım ütüledim bugün silikonla yapıştırdım:). 
bi kız kardeşiniz varsa eğer mutlaka sizden daha güzel daha becerikli daha çalışkan daha daha... olduğunu iddia edecektir. diğerlerine katılmasamda daha düzenli ve çalışkan olduğu kesin...

16 Ağustos 2012 Perşembe

kahperengi


okuduğum ilk hande altaylı kitabı. çoook güzeldi diyemiycem, ama merakla okuttu. yazarın  dile hakimiyeti güzel olsada ismi "kahperengi"yi kitabın içine pek sindirememiş, bence isme uygun bi son olmalıydı.
narinin taşradan gelip istanbulda tutunma çabaları ve güzel kurgulanmış bi geçmiş. yusufun uyku aralarında bana da zihnimi dinlendirmek için mola oldu ve uykuya geçişte yardımcı.
vaktiniz çoksa tavsiye ederim.

12 Ağustos 2012 Pazar

uyku arkadaşı...

yusufun uyku arkadaşını ben seçmedim, kendi benimsedi. çook sevdiğim didoşumun  hediyesi marifetli annesi zeynep teyzenin ellerinden.
 
4. ayının sonlarına doğru yusuf tüm meraklı çabalarıyla sadece uyuturken verdiğim emziğini her verişimde eline alıp incelemek istedi. emziği bırakmasını hiç istemediğim için sallarken bi elini tutup diğer elini battaniyesiyle engellemeğe çalıştım. bikaç hafta sonra emziği bıraktı, battaniyeye sarıldı. daha kolay uyuduğunu farkedince hep uyuturken eline battaniyesini verdim.

şimdi aralarında güçlü bir bağ var, uykuya geçişte en önemli yardımcısı. battaniyesini görünce mutlu oluyo:) ve ona sarılarak uyuyo.

10 Ağustos 2012 Cuma

son zamanlarda...

tam bloğumu daha sık güncellemeye karar vermiştim ki yusuf laptobun adaptörünü çekiştirmekten bozdu, yenisini almamızsa zaman aldı. artık hayatımız bi rutinde hızla geçse de arada değişiklikler iyi geliyo.
değişik bi uğraş mesela... solak olduğum için şiş ve tığ işlerini beceremesemde çarpı işini taaa ortaokuldan beri çok severim. yapmak istediklerim var, bu başlangıç.

bide değişik kitaplar. okumak şu zamanlar beni en çok dinlendiren şey. yusufta kitapları sevdi. bazen benimle bazen kendi kendine dakikalarca inceliyo sayfaları.

ve beni en çok heyecanlandıran süreç başladı, doğumgünü. hazırlıklara yavaş yavaş başladım, umarım son dakikaya bırakmadan en kısa zamanda kafamdakileri eksiksiz yapabilirim.
anlamadan geçti 1 yıl, yine anlamadan gelecek 2. yaş. şu sıralar çok sıkılsamda şimdiden ücretsiz iznimin 2. yaşında bitecek olması beni üzüyor. biliyorum üzülmek için erken ama dedim yaa sıkılıyorummm...

26 Temmuz 2012 Perşembe

11. ay gelirken...

 
nasıl hızlı geçmiş zaman biz hiç birşey anlamadan ve nasılda hızlı büyümüşsün bebeğimmm. anneler genelde hep ilk 6 ayın cennet sonrasının zor olduğunu söylerler. bizde tam tersi ilk 6 ay çok zordu, bu zamanlarsa tadından yenmez.
evet belki geceleri 3 defa kalkıyosun ama 9 gibi yatıyosun.
evet belki çok hareketlisin iki dakika yanından ayrılınca yaptığın yaramazlıklarla beni şaşırtıyosun ama sürekli kucağımda değilsin.

 artık ağlamak yerine söylediğim şarkılara mırıldanıyorsun bide mutfakta mama sandalyende önüne koyduğum üzümleri yumuduk yumuduk yiyosun, buna bayılıyorummm.
3 aydır odanda yatıyosun, bu durum seni de bizi de çok rahatlattı. dışarı çıkmak en çok sevdiğin şey. erken yürürsün diye düşünmüştüm, hep ayaktasın ama henüz yürüme çaban hiç yok.
 mımmm o kadar tatlısın ki meleğimm. hayatımızı doldurduğun için ne kadar şükretsek yetersiz..


22 Temmuz 2012 Pazar

uyuyana kadar...

başlangıcı 50 first dates filmine çok benziyor, çok sevdiğim bi film olduğu için devamını heyecanla okudum. türü gerilim. son sayfalara doğru hafifte olsa bi gerilim var:) kitabın tümünü kapsamayan. sonunu biraz biraz tahmin ettiğimden biterken çokta şaşırtmadı beni. birkaç günde bitirdim.
güzel kitap, tavsiye ederim.

21 Temmuz 2012 Cumartesi

ramazan...


 yılın en sevdiğim zamanları. o kadar huzur verici ki. geçen yıl oruç tutamadığımda bunu daha iyi anladım, bu yıl yusuf emdiği için tutsam mı tutmasam mı bi deneyim derken 2 günü bitirdik bile, ama sütte azalma var. şimdilik tutabildiğim kadar tutmak niyetim. 
 sahur da kahvaltıyla idare ediyoruz, iftardaysa uzun süren açlıktan çorba salata fazlasıyla yetiyo.
sahur hazırlamak, iftarı beklemek çok güzel bide gürültülü mutfak balkonumuzun iftar saatinde sessizliğini dinlemek.
herkese hayırlı ramazanlar.

3 Temmuz 2012 Salı


benim sahip olduğum için görenleri imrendirecek yüzlerce ayakkabım yok, paha biçilemez mücevherlerim, dolaplar dolusu elbiselerimde. evet boğaza nazır bir evim son model bir arabamda.
ama öyle bi şeyim var kii eminim hayatımda olup onu tanıyan herkes ona sahip olduğum için beni kıskanıyoo.
adı kimlerine göre dost ama bana göre kıymetlim...
her zaman yanımda; bazen moral düzelticim, bazen bıkmadan dinleyicim, bazen arkadaşım, bazense ev arkadaşım...
iyi ki doğdun betülümmm, nice mutlu yıllara; üzüntün üzüntüm mutluluğun mutluluğum unutma...

22 Haziran 2012 Cuma

diş buğdayı...

yusuf'a şöyle iyi düşünülmüş bi diş buğdayı yapmaktı niyetim. bunun içinde en uygun yer ve zaman nisanda ailemin yanına gittiğimiz zamandı. hem hazırlık aşamasında annem ve kardeşimin yardımları olacak hem de oradaki akrabalarlada bi etkiliğimiz olmuş olacaktı. ama biz şöyle yapalım böyle yapalım derken son haftaya kadar erteledik, son haftaysa yusuf hastalandığı için yapamadık döndük. kardeşimle yaptığımız keçeleri, şekerleri, fikirleri de istanbula getirdim, burada arkadaşlarımla yapamadığımız diş buğdayımızı yapmak için. ama yine aksilikler çıktı ertedim de erteledim, 1 buçuk ay kadar. yusufun sticker'ında yazan "altı dişi çıktı" yazısını yalancı çıkaracak diş huysuzlukları başlayınca annemle kardeşiminde geldiği geçen hafta çarşamba günü sonunda yaptık diş buğdayımızı.

bigün önce gezmeye gittiğimizden ne ev ne biz  ne yiyecekler hazırdı sabahında. annemin endişelerine rağmen güçlerimizi birleştirip herşeyi kısa sürede hallettik

 ve eğlenceli, bol sohbetli, gülmeli bi diş buğdayı yaptık. tabi önemli bi şeyi unutarak.
  şu ilerde hangi mesleği seçeceğini bileceğimiz olayı :( bunu unuttuğumuza sonradan çok üzüldük.
ertesi gün yusuf'un 7. ve 8. dişleri de çıktı. bi müddet daha rahatız, geceleri daha uzun uykular gündüzleri daha az mızmızlıklar...

28 Mayıs 2012 Pazartesi

pretty little liars&sevimli küçük yalancılar

pretty little liars'ın geçen yıl hamileliğimin ilk dönemlerinde birkaç bölümünü izlemiştim. o dönem işten gelince dinlenme-uyuma isteği ağır basınca devamını getiremedim ama hepte merak ettim. kuzenimde kitap serisini görünce yusufu uyuturken okumaya vakit bulduğum için almıştım. evet hitap ettiği kitle teenage olsa da uyum sağlayabiliyorum:)
sevimli küçük yalancılar kitabı dizinin neredeyse 3 bölümünde falan olan olayları anlatıyor. kitabı bitirdiğimde serinin 2. kitabını okumak yerine diziyi kaldığım yerden izlemek istedim.

yusufun öğle uykusu benimde kendime ayırdığım zaman. mümkünse temizlik yemek gibi gündelik işler yerine beni mutlu edecek şeyler yapmaya çalışıyorum. son günlerde en büyük keyfim yanıma kahve ya da çay ve yiyecek bişeyler alıp dizi keyfi yapmak.
bu arada dizi çoook heyecanlı.

19 Mayıs 2012 Cumartesi

küçük mucizeler dükkanı...

son zamanlarda yusufu uyuturken kitap okumaya bolca vakit buldum, küçük mucizeler dükkanıda son okuduklarımdan.
kitabı okurken sanki romantik türünde bi film izliyomuş gibi hissettim. mesela tatil filmi gibi. olaylar gayet yavaş ama betimleyici sona doğruysa biraz hareket. okuduktan sonraysa küçük bi mutluluk ve rahatlama.
 eğer kitap okurken biraz zihnim dinlensin istiyorsanız, tavsiye ederim.
bakalım şimdide bir yumak mutluluk'a başladım.

15 Mayıs 2012 Salı

nerede kalmıştık??

biz buralarda yokken memleketteydik. bu yıl hayalini kurduğum uzun tatillerimizin ilkini gerçekleştirdik. 1 ay ben sorumluluklarımı paylaşmanın keyfini yaşarken bebeğimde kalabalık aile ortamında büyüdü. ilk günlerde herkese tek tek bakıp ağlasa da gelmemize yakın artık herkesi tanıyordu. birde nerdeyse hergün gördüğü bir arkadaşı oldu. birbirlerinin üzerine çıkma çabaları bizi çok güldürdü.

 birlikte oynadılar, pikniğe gittiler, hatta aynı ekmeği bile paylaştılar:) 

gelmeyi planladığımız hafta yusuf ateşlendi. daha önce aşı sonraları hafif ateşleniyordu ama ateşi hiç 38 in üzerine çıkmamıştı, gribal enfeksiyondan fitile rağmen 38 leri gördük. çok kötü 2 gece geçirdik bende grip oldum ama 2 gece hiç uyumadım dinlenmedim. kadınlar zayıftır fakat anneler güçlü sözünün ne kadar doğru olduğunu birkere daha gördüm.
dönüş beni çok korkutmuştu o yüzden eşimi önce gönderdik biz annemle döndük. 9 saatlik yolculuk olmasına rağmen yusuf bizi hiç üzmedi. geldiğimizde 5 gün annemde bizimle olduğundan farkedememiştim ama yusuf annem gidince çok  huysuzlandı 2 gün sürekli kucağımdan inmek istemedi ve sürekli kapıya gidip odaları gezmek istedi sanki birilerini arıyo gibi. sanırım minik kuş psikolojik olarak etkilendi
1 ay boyunca yusufu uyutma görevi annemdeydi ve ben inanılmaz rahattım çok zorlanırım sanmıştım ama benim miniğim ilk gün ve sonrasında beni uğraştırmadan uyudu

yusufun bu ayında neler yaptığına gelince artık koltuklara tırmanıyo ve tutunarak istediği yere gidiyo bu yerde genelde ya kumandanın yanı ya da laptopun yanında benim yanım oluyo
emekleyerek bütün odaları dolaşıyo keşfediyo. açık buzdolabı, doldurmaya çalıştığım bulaşık makinasının yere inmiş kapağı va kapısı açık banyo görünce yüzünde kocaman bi gülümsemeyle hemen hedefe ulaşma çabalarına giriyo
dedde babba gel gel ade de söylediği kelimeler, sanırım bide dayısının adı olan hakan dediğimde akka gibi bişey söylüyo 
uykusu artık düzene girdi, inanılmaz ama gerçek 8 buçuk 9 arası uyuyo:)
bense artık uzun bi aradan sonra normal hayata adapte olduğumu hissediyorum.

30 Mart 2012 Cuma

7.ay.....

ve benim topitopummmm 7 aylık...
yusuf artık emeklemeye başladı, 2 haftaya kadar sürünerek istediği yere gidiyodu; şimdi poposunu kaldırıp tam emekleme moduna geçti. ilgi alanı, kumandalar, terlikler ve kablolar. sabah mutfağa gitmek için odadan çıktığımda yusufu kapıyı kapamış kapının aralığından bana bakarken buldum:)) çoook komikti hali, kapının önünden çekilmeye ikna edip kapıyı açmam zor oldu.
yusuf hem çok hareketli hem de yaramaz bi bebek, sabah uyandığında yatağında biraz kendini oyalıyo ama beni bi farketsin hemen numaradan ağlamalar. dünden beri çirkin ol dediğimde yüzünü buruşturup burnundan hızlı hızlı nefes alıyo, o yeni şeyler öğrendikçe bizde çok heyecanlanıyoruz.
alt dişlerinden sonra üst yan dişleride çıktı. bu biraz ilginç oldu, küçük bi vampir.şimdi üst ön dişleride çıkıyor 1 haftadır gece uykuları kısa gündüzse uyumak istemiyor tabi bide gün içinde sürekli kucakta olacak.
henüz ek gıdaya radikal bi geçiş yapamadık, şimdilik sadece çorba ve meyve püresi. haftaya yoğur ve kahvaltıya da başlayacağım. dün mahalleye gelen süt arabasını görünce çok sevindim, çok şanslıyız.
salı günü uzatabildiğimiz kadar uzun süreliğine memlekete gidiyoruz. bu yıl ki çekirdek aile tatillerimizin başlangıcı.
çok heyecanlıyız.

19 Mart 2012 Pazartesi

od...


eşime "elif şafak'ın iskender'ini merak ediyorum" sözümden aklında sadece iskenderin kalması ve iskender palanın od'unu:) alıp bana sürpriz yapmak istemesiyle okumaya başladığım kitap OD...
son zamanlarda okuduğum kitaplar arasında en etkileyicisi.
okurken yunus emrenin şiirlerine bu kadar aşina olduğum halde hakkında hiç birşey bilmediğime üzüldüm. kitap o kadar sürükleyiciydi ki bir sonraki bölümlerini hep heyecanla okudum. ve harika bi sonla bitti. hüzünlü ve çok şey söyleyen bi kitaptı.
mutlaka tekrar okuyacağım.

9 Mart 2012 Cuma

6.ay+9 gün...


sürekli ağlayan, uyumak istemeyen, huysuz mu huysuz bebek gitti yerine sevimli mi sevimli bi kuzu geldi.
geride kalan 6 ayda uykuydu, gazdı çok sıkıntı çektik. çok yorulduk artık bi müddet dinlenme zamanı. evet çok hareketli, koyduğumuz yerde durmuyor, hep yeni şeyler peşinde amaaa inanılmaz tatlı. bi kere çok gülüyo, ayaklarını tutup topitop gibi yuvarlanıyo, herşeyin farkında en ufak farklı bi seste kafa hemen o tarafta, telefon çalıyo nerden geldiğini anlamaya çalışıyo şaşkın bakışlarla:)yemekte birbirimize uzattığımız tabaklara hemen sanki ona uzatıyomuşuz gibi uzanması çok şeker.
uykuları düzene girdi,bunda yoğun çabalarım mı etkili yoksa süreç mi bunu gerektirdi hiç bi fikrim yok.
artık oyun halısında, mama sandalyesinde, yatağında bi müddet kendini oyalayabiliyor.
bi de 3 gecedir uykuda yüzüstü dönüyo, ben ilk gece çok korkmuştum, hemen uyandırmıştım korkuyla, sonraki gece yanıma aldım aşama aşama izledim dönmesini, burnunu kapamadı hiç, uygun pozisyonu alana kadar kafasını kaldırdı indirdi sonunda burnu açık uyudu. ama dikkatli olmak lazım.
her anı çok güzel ama sanırım en zevkli dönemleri 6.ay ve sonrası. mmm 6.ay güzel geçecek; daha huzurlu, uykulu, keyifli.

20 Şubat 2012 Pazartesi

haftasonu..

bu haftasonunu evde yeğenini çok seven, kucağından indirmek istemeyen bir dayı olunca kendime bolca vakit ayırarak dinlenerek geçirdim, uzun zamandır mutfakta geçirdiğim zaman hızlıca birkaç yemeği yapmak kadardı, cumartesi mutfak maceram başarısız bi sufle denemesiyle sonuçlandı, sufleler fırında o kadar kabardı ki inince hemen söndü, küçücük kaldı üzerine de dondurma koyunca sanki bişey yiyomuş ama aslında yemiyomuş gibi bişey oldu, yedikten sonra eşimle kardeşimin yorumu, ilginç bişeydi oldu.

eşim istediğim bu kitapları almış, bu ara okumaya fırsat bulabilecekmiyim bilmiyorum ama mart sonunda planladığımız memleket ziyaretinde okuyabilceğim zamanım olacak.

gezgo'dan aldığım ayakkabılar cumartesi geldi, çoook beğendim.kargoyu verirken kargocunun yüzündeki artık buraya gelmek istemiyorum ifadesini görünce internet alışverişlerime bu aylık nokta koymaya karar verdim.yumikom iyice hareketlendi, artık anakucağında tutmak imkansız sürekli kalkmak bişeylere uzanmak eline almak istiyo ve bebek firarda...

10 Şubat 2012 Cuma

diş...


2 gece önce saat başı kalkmıştın hatta 40 dakikada bir. onun 1 gün öncesinde de dönmüştün yani salı günü. ben buna bağlamıştım geceki uykusuzluğunu dün çok sakindin bende dedim benim boynum ağrıyo diye sakin, beni düşünüyo. tam gece uykusu mücadelemize başlıycaktım ki farkettim, dişin çıkmışşş. sol alt dişin. artık tek dişli bi canavarsın:))
garip bi dinginlik çöktü üzerime, nasıl da hızlı büyüyosun, yetişebiliyomuyum acaba hızına??

1 Şubat 2012 Çarşamba

kar...


2005 ten beri istanbuldayım ve bi hayalim vardı; kar yağacak ben pierre loti ye gideceğim, istanbulu oradan izleyeceğim. ama 6 yıldır bunu yapamadım ya kar yağmadı ya yağdı ben istanbulda olmadım. 3 gündür hayalimdeki kar yağıyo bense kendime bi salep yapıp miniğimide kucağıma alıp camdan izlemekle yetiniyodum. bugün öyle baktık kar topu oynayanlara sonra baktım olmayacak içim gidiyo yakınlarda oturan arkadaşımı çağırdım. tam yusufu uyutmuştum geldiğinde. önümde uyanana kadar 40 dakikam vardı hemen hazırlanıp çıktım, zaten bize çok yakın yürüme mesafesinde 10 dakika. çok güzeldi, fotoğraf çektim, basılmamış karlara bastım, istanbulu izledim, kartopu yaptım, atacak kimse bulamadım:)
40 dakikada olsa çok iyi geldi.
eve gelince yine salebimi yaptım, resme yandan bakınca tarçın sanki kalp mi olmuş ne sevindim.