28 Mayıs 2010 Cuma

:)


merak ediyorum,
acaba kaç kişinin kocası arayıp "hayatım, sana sürpriz yapacağım o yüzden akşam geç geleceğim" der:(
eyy! canımın canı, hayatımın anlamı sevgilim:),
biliyomusun bazen müdürler akşamları toplantı yaparlar, bazen arkadaşlarının acil işleri çıkar, bazen servisler geç kalır, bazen trafikler sıkışır, işte eşler böyle söyledikten hemen sonra sürpriz yaparlar:))

26 Mayıs 2010 Çarşamba

ben ne yaptım böyle:)))

dün gece tv kanallarını dolaşırken evcilik oyunu denen ama izlenimlerime göre evlilikten nefret ettirme programında, kendi'nin küpelerini görünce orada kaldım.
sanırım polimer kilden yapılmış, şirin mi şirin, pembe cupcake'ler.
çok beğendim, uyumadım, hemen evdeki keçelerimle bende yaptım.
çok şekerler, keçeyle bu kadar sevimli duracaklarını tahmin etmiyordum. keçeyle yaptığım için çokta hafif oldu, küpeyi hiç hissetmiyosun.

ben çok sevdim onları:))

peki sizde beğendiniz mi???

25 Mayıs 2010 Salı

mutlu kahve...



üniversiteyi bitirdikten sonra çalışma hayatım maalesef ki hiçte karakterime uygun olmayan bi işte başladı. o iş bankacılık.
peki ne yapar bankacılar???
sabah masalarına oturdukları andan başlayalım, otururlar, otururlar, otururlar ve kalkarlar.
numaratöre basarlar, müşteri gelir, fatura yatırır, elektriği kesilmişse size sorar nasıl kesersiniz diye:) anlatırsınız, anlamaz.
yüksek bir miktar para yatırır birisi, sayarsınız, karşı taraf sıkılır, ama bilmez eksik yada sahte para alırsa o verir belki günlük belki aylık çalışma ücretini.
arada kahve, çay getirir temizlik görevlisi, ama içemez, soğur, geri götürür öylece. ben bazen içerdim en fazla iki dakika ara vererek, sonra bi müşteri gelirdi, pardon siz çalışmıyormusunuz diye sorardı, sadece gülerdim, masamdaki kesilmiş 100lerce fişe bakarak.
her nekadar 6 da bitiyo densede mesai, ben hiç şahit olmadım 7-8 aysonları 10 a bile çıkar.
neysecime:) buradan bi sosyal sorumluluk yaptım gibi oldu, ama bankacılık sorunları anlatmakla bitmez.
ben 15 ay dayanabildim bitmek bilmez mesailere, müşteri haklıdır diktelerine, para tozu yüzünden tavan yapan alerjime, suyum neden kesildi sorularına...; narin, kırılgan, kural tanımaz bünyem dayanamadı, arkasına bakmadan kaçtı.
ocaktan beri çalışmıyorum, o zamandan beri biran bile düşünmedim acaba çalışsam mı diye.
evim, eşim, kendim dedim:)
bugün babam aradı kpss tercihi varmış, bende iyi bi puan almıştım ama çalışıyorum diye tercih yapmamıştım. çok düşündüm hatta başım ağrıdı düşünmekten, acaba tercih yapsam mı diye.
karar verdim tercih yapmayacağım, bi süre daha evimde sukunetin anlamını sorgulayacak, sessizliğin öğretileriyle dinginleşecek, rahat rahat çayımı kahvemi içeceğimmm:))))

24 Mayıs 2010 Pazartesi

aşk dersi...



hafta sonu kocamın ders çalışma tutkusu yüzünden evden çıkamayınca akşam dvd izlemeye karar verdik.
aşk dersi merak ettiğim bi filmdi. film 60 ların ingilteresinde geçiyor. lisede okuyan bir kızla orta yaşlarda bir adamın aşk hikayesi.
film bana biraz konusu itibariyle türk filmlerini anımsattı. zengin erkeğin gelip saf kızın hayatını değiştirirken ailenin göz yumması, çekip giderken tüm aileyi birbirine bağlaması.
filmde beğendiklerim; kesinlikle mekanlar, kış, paris, bi de başrol oyuncusu sevimli kız:)

basit konusu basit sonu olan bu filmi ben sevdim ve ajandama 10/6 puan vererek kaydettim.

23 Mayıs 2010 Pazar

bilinçaltı yağmuru...


dün istanbula birileri bulutların üzerindeki havuzları kovalarla vargücüyle boşaltmaya çalışıyorlarmış gibi yağmur yağdı. camdan yağmuru izlerken bir an böyle geldi, öyle hissettim.
gece uyumaya çalışırken gökyüzünü aydınlatan şimşekleri farkettim. küçükken en büyük fobimdi, şimşek ve gökgürültüsü. ne zaman yağmur başlasa camın en uzağında dururdum. çok korkardım, evimize yıldırım düşecek ve biz öleceğiz; kardeşlerim, annem, babam, ben.
dün gece uyuyan kocama biraz daha sokulurken; artık uzakta olduğumu hissettim çocukluk korkularımdan.
belki de insan büyünce daha bir sağlam dururmuş ölüme karşı, daha bir meydan okurmuş, daha bir gerçekmiş ölüm, daha bir insan.

offff istanbul dağıt kara bulutlarını, gönlümün efkarlarını....

22 Mayıs 2010 Cumartesi

merhaba...




herkese merhaba.
herşeyi not etme özelliğim, her yeni yılda hayalimdeki ajandayı bulma hevesiyle kırtasiyeleri aşındırmama neden olmuştur.
bu yıl pembe ajandama kaydettim; sevdiklerimi, sevmediklerimi, heyecanlarımı, heveslerimi, gezdiklerimi, gezemediklerimi...
ve şimdi pembe ajandama kaydettiklerimi paylaşmaya karar verdim.
keyifli izlemeler...