uzun zamandır kitap alışverişimi internetten yapıyorum. bloglarda okuduğum kitap postlarından not aldıklarımı zahmete girmeden sepete ekliyordum. geçenlerde eşimle beyazıttaki kitapçı çarşılarına gittik. yüzlerce ve isimleri çok tanıdık kitabı bir arada görünce ne alacağımı şaşırdım. onu alıyım, bunu alıyım, şuna da bakıyım, bunu okumalıyım derken başım döndü hepsini bırakıp kapak tasarımını çokça arabesk bulduğum bu kitapla birkaç kitap aldım.
daha önce Canan Tan'ı okumamıştım. başlarda kitabın ana karakterini pek sevemedim, öylesine sayfalarda ilerledim. belki de duygularla hareket eden biri olduğumdan, aslı karakteri gibi mantıklı, gerçekçi, yaşından beklenmeyen kararlar veren, olgun bir karakterle bağ kuramadım, her şeyi başaran biri çokta gerçekçi gelmedi.
kitap benim için aslı'nın amerika'ya gidişiyle başladı, hızla bitirdim çünkü elinden hiçbir şey kurtulmayıp, herşeyi başaran, her tanıştığının göz bebeği, her ortamın yıldızı aslı'nın robinle tanışmasından sonra yaşadıkları daha hayat gibiydi daha gerçek.
edebi olarak çok zayıf bulduğum, okurken biri size üniversite aşkından başlayarak hayatını anlatıyomuş gibi basit bir dili olan bu kitabı nedense sevdim.