üniversiteyi bitirdikten sonra çalışma hayatım maalesef ki hiçte karakterime uygun olmayan bi işte başladı. o iş bankacılık.
peki ne yapar bankacılar???
sabah masalarına oturdukları andan başlayalım, otururlar, otururlar, otururlar ve kalkarlar.
numaratöre basarlar, müşteri gelir, fatura yatırır, elektriği kesilmişse size sorar nasıl kesersiniz diye:) anlatırsınız, anlamaz.
yüksek bir miktar para yatırır birisi, sayarsınız, karşı taraf sıkılır, ama bilmez eksik yada sahte para alırsa o verir belki günlük belki aylık çalışma ücretini.
arada kahve, çay getirir temizlik görevlisi, ama içemez, soğur, geri götürür öylece. ben bazen içerdim en fazla iki dakika ara vererek, sonra bi müşteri gelirdi, pardon siz çalışmıyormusunuz diye sorardı, sadece gülerdim, masamdaki kesilmiş 100lerce fişe bakarak.
her nekadar 6 da bitiyo densede mesai, ben hiç şahit olmadım 7-8 aysonları 10 a bile çıkar.
neysecime:) buradan bi sosyal sorumluluk yaptım gibi oldu, ama bankacılık sorunları anlatmakla bitmez.
ben 15 ay dayanabildim bitmek bilmez mesailere, müşteri haklıdır diktelerine, para tozu yüzünden tavan yapan alerjime, suyum neden kesildi sorularına...; narin, kırılgan, kural tanımaz bünyem dayanamadı, arkasına bakmadan kaçtı.
ocaktan beri çalışmıyorum, o zamandan beri biran bile düşünmedim acaba çalışsam mı diye.
evim, eşim, kendim dedim:)
bugün babam aradı kpss tercihi varmış, bende iyi bi puan almıştım ama çalışıyorum diye tercih yapmamıştım. çok düşündüm hatta başım ağrıdı düşünmekten, acaba tercih yapsam mı diye.
karar verdim tercih yapmayacağım, bi süre daha evimde sukunetin anlamını sorgulayacak, sessizliğin öğretileriyle dinginleşecek, rahat rahat çayımı kahvemi içeceğimmm:))))