28 Temmuz 2010 Çarşamba

sonunda....


sonunda böyle bi post yazmak bana da nasip oldu...
biz yarın tatile gidiyoruz:) önce ağva ya sonra ailemin yanına memlekete. bu tatil kocamla ilk tatilimiz olacağı için çok güzel ama hazırlıklarını benim yaptığım ilk tatil olması açısından çok kötü. kesin bişey unutcağım, bavullarda bişeyler eksik olacak:(

ağva'yı çok merak ediyodum, umarım; doğada sakinliği dinleyerek kitabımı okuyabileceğim, kocamın dizinde uyuyabileceğim, bol bol dinlenebileceğim bi yerdir, güzel anılarla dönerim.

şimdiden hoşçakalın.

26 Temmuz 2010 Pazartesi

offff...


kardeşim gitti:(
o kadar alışmıştım ki eskisi gibi yanımda olmasına, aynı evde yaşamaya gittikten sonra tuhaf bi sıkıntı kapladı içimi. depresyona mı girdim acaba dedirtti. bir haftada gezdik, film izledik, markete gittik, bütün sebzeleri özenle o seçti, bu durum biraz şaşırttı beni, çünkü eşimi salatalık bile almaya göndersem, nerde en büyüğü varsa onu alır:) , güldük, dolma sardık "abla bak güzel pişir beni o kadar uğraştırdın" dedi, alışveriş yaptık, kıyafetleri biçok kere deneyişine güldüm, "alıyoruz sonra giymiyorum, iyice emin oluyum" dedi, sıcaktan uyuyamadık, "abla korkuyorum yanımda yat" dedi, sonra ben anladım, kardeşimi çok özleyeceğimi:(

özledim işte....

15 Temmuz 2010 Perşembe

yupppi!! kardeşim geliyoo.


uyanmadan hemen önce rüyamda tatlı yediğimi gördüm. biyerdeyim masalarda tatlılar var, binbir çeşit:) hepsinden yiyorum, ne susuyorum ne de sıkılıyorum. biçok tatlı yedim. uyanınca güzel şeylere yordum. hayırdır inşallah.

bugün memleketten kardeşim geliyor, çok mutluyum. kardeşimle çok iyi anlaşırız, yapışık ikizler gibi birbirimize yapışık otururuz gittiğimiz yerlerde:) bu çok dalga konusu olmuştur. kardeşim çok espirilidir, komiktir. onunla çok eğleneceğiz, gezeceğiz, film izliyceğiz, karnımız ağrıyana kadar güleceğiz.. şimdiden planlarımı yaptım bile.

küçükken deprem olmuştu. sonra mahallenin çocukları bize gece deprem olacak, insanlar ölecek demişti, bizde inanmıştık. gece nasıl ağlıyoruz, hem konuşuyoruz hem ağlıyoruz, o duygusallıkta kardeşim "ne güzel günlerimiz olmuştu, küssekte yine barışıyoduk" demişti. yıllardır buna güleriz:))

onun en sevdiğim yönü 21 yaşında olmasına rağmen çocukça saf masum yönü. 2 yıl önce aramızda geçen bi diyalog:
-abla saat kaç?
-17:43
-yani kaç oluyo:))

o benim hala yaramaz, beni sinirlendiren küçük erkek kardeşimm.

12 Temmuz 2010 Pazartesi

haftasonu sevimlilikleri:)

bu hafta uzun zamandır geçirdiğim en güzel haftasonunu geçirdim. cumartesi günümüz kpss'yle başladı. kocacığım içerde sorularla boğuşurken bende dışarıda teyzelerle sohbet ettim:) neyse ki sınavı güzel geçti de bu haftasonumuza yansıdı. sınav sonrası kayınvalideme gittik. evde beni bekleyen bi sürpriz vardı.

iki sevimli kedicik. sokakta bulmuşlar, anneleri terk etmiş,daha çok küçükler, çok şekerler. ben kedi, köpek, kuş hiç farketmez elimi dokunamam, uzaktan severim. bunları da uzaktan sevdim. bu kız olanı fotoğrafta çok fotojenik çıkmasada çok sevimli:)

pazar üsküdardaydık. önce sahilde yürüdük sonra fethipaşaya gittik. kanımca fethipaşaya üsküdarda oturan biri bizden çok gitmez:) eyüp-üsküdar vapuruna binince, en kolay gidilen yer olduğu için birinci tercihimiz. tabi sakin ve huzurlu bi yer olmasıda etken. önce tesiste bişeyler yeyip sonra piknik alanlarına çıktık. kuş sesleri eşliğinde kitap okumanın keyfini doyasıya yaşadık.
eve döndüğümüzde çok yorgundum, nasıl uyuduğumu bile hatırlamıyorum:)

6 Temmuz 2010 Salı

gezdim geldim:)


kaç zamandır dava stresi, kocamın kpss macerası derken eve hapsolup kaldım. acaba iş başvurusunda bulunsam mı diye düşünecek kadar sıkıldım. halbuki geçen yıl bu zamanlar işten izin alıp üsküdar vapuruna bindiğimde gökyüzüne bakmıştım, güneşi, boğazın serpintilerini hissedip akşama kadar biyerde oturan kendime acımıştım:)

bugün arkadaşımla üsküdara gitmeye karar verdik, eşimi işe gönderdikten sonra erkenden eminönü otobüsüne bindim. vapura binince bütün stresimi boğaza attım, rahatladım:)
vapur çok sakindi, hafta sonunu düşününce, sanki sadece ben var gibiydim.
fethipaşa korusuna gittik. çok sakin ve çok güzeldi. çok iyi geldi. çıplak ayak toprağa basmasam da bütün negatif enerjimi oraya bırakıp eve geldim:)
şimdi yorgun ama mutluyum...

4 Temmuz 2010 Pazar

masumiyet müzesi...


masumiyet müzesi, çıkarken ntv de orhan pamuk'un yaptığı röportajda anlattıklarından etkilenip hemen aldığım, konusunun ilgimi çektiği, daha önce okuduğum orhan pamuk kitaplarında olduğu gibi ağır bir dili olduğunu düşündüğüm, 586 sayfanın gözümde büyüdüğü, bu nedenle 2 yıldır kitaplarımın arasında okunmayı bekleyen kitaptı.
sonunda okudum.
70 li yıllarda başlayan kitap zengin çocuk kemal ile fakir akraba kızı füsun arasında geçiyor. okurken saplantılı aşık kemal ve inatçı füsunun yaşadıkları beni zaman zaman buhranlara sürükledi, kemalin acıları ruhumu daralttı. mutlu sonu sabırsızlıkla bekledim, sonu mutlu son mu bilemedim. kitapta "bazan" bölümünü, bölümde ayrıntıların tasvirini çok sevdim.
kitap bana derinden bir aşk kitabı gibi gelmedi, hatta kemalin füsunu hayallerinde betimlemesinden yola çıkarak peşinden koştuğu şey aşk mı yoksa başka bişey mi dedirtti. ama bi dönemi, nişantaşlı aileleri, eski istanbulu, eşyaların ruhunu okumak güzeldi.

1 Temmuz 2010 Perşembe

durum...


dün mahkemem vardı. gece uyuyamadım, uyuyunca da kabuslar gördüm, mahkemeye geç kaldığım, savunma dilekçemi kaybettiğim. hazırlanırken beyaz ceketimi giydim, masumluğun simgesi. aklımca hakimin bilinçaltına mesaj gönderecektim. eminim hakim salona girerken ki şaşkınlığımdan masumluğumu anlamasa bile saflığımı anlamıştır:) bir an ne yapacağımı bilemedim, oturabilirsin dedi oturacak yeri göremedim, bi oturdum kalkamadım davacı avukat eliyle kalkmamı işaret etti, ağzımdan çıkan herşeyin yazıldığını görünce telaşa kapıldım, ne diyeceğimi şaşırdım.
velhasıl ben ne olduğunu anlayamadan bitti. iğne vurulur gibi içinden 10 kadar say hiçbişey hissetmeyeceksin. 5 dakika durmadım içerde. dava ekime ertelendi, davacı avukat savunmama cevap için süre istedi.

çok isterdim üstümden bu yükün kalkmasını, ama kalkmadı, öylece kaldı; ağır, hantal ve gereksiz.